Bölgede tek bir Yahudi yaşamıyor olsa da İngiliz Parlamentosu Üyesi John Mann, Antisemitizme Karşı İngiliz Parlamento Komitesi başkanı olarak görev yapmanın son derece yerinde olduğunu ifade ediyor.
Deşifre Edilmiş Metin
JOHN MANN: Yahudi toplumu hepimiz için kafesteki kanaryadır. Çünkü ırkçılar Yahudileri taciz etmekten asla vazgeçmeyecektir. Yahudileri taciz ettiklerinde bunun yanlarına kâr kalacağını hissederlerse toplumun başka başka kesimlerine de bulaşırlar. Ve tarih defalarca kanıtlamıştır ki önce Yahudiler sonra geriye kalanlar. Ancak ister antisemitizm, ister başka bir ırkçılık biçimi olsun, çoğunluğun buna karşı mücadele etmesi ve sorunu bunun olumsuz sonuçlarına maruz kalan azınlıklara bırakmaması gereklidir.
ALEISA FISHMAN: İngiliz Parlamento Üyesi John Mann, kendisini Bassetlaw, İngiltere’de hizmet verdiği topluluğun temsilcisi olarak görüyor: beyaz, laik ve öncelikle emekçi sınıftan. John Mann, seçmenleri arasında bir tek Yahudi bile bulunmamasına karşın ya da belki de sırf bu yüzden, Antisemitizme Karşı İngiliz Parlamento Komitesi başkanı olarak görev yapmanın son derece yerinde olduğuna inanıyor.
Oliver ve Elizabeth Stanton Vakfı’nın cömert destekleri sayesinde sizlere sunabildiğimiz, Amerika Birleşik Devletleri Holokost Anı Müzesi’nin podcast dizisi Antisemitizm Üzerine Konuşmalar programına hoş geldiniz. Ben, sunucunuz Aleisa Fishman. Günümüz dünyasında antisemitizmin ve nefret etkisinin pek çok yolunu sizlere yansıtmak üzere iki haftada bir konuk davet edeceğiz. Londra’dan John Mann sizlerle.
JOHN MANN: Antisemitizme Karşı İngiliz Parlamento Komitesi’nin yapmaya çalıştığı, en başta İngiliz Parlamentosu’nun içi olmak üzere, nerede karşılaşırsak karşılaşalım antisemitizmle mücadele etmektir. Antisemitik söyleme, bir parlamento üyesinin İsrail hükümetinin eylemlerini Nazilerin eylemleriyle bir tutmasını örnek olarak verebiliriz. Şüphesiz İsrail hükümetine katılmak ya da katılmamak ve bunu yüksek sesle ifade etmek son derece meşrudur. Ama İsrail hükümetini Nazilerle bir tutmak tartışmaya hiçbir şey katmadığı gibi, hakaret etmek için, cehalet ya da önyargı ile ince bir şekilde hesaplanmıştır. Ve bu, o zaman da şimdi de karşı çıktığımız dilin ta kendisidir.
Antisemitizm biçim değiştiriyor ve etkisi yıldan yıla farklı bir şekle bürünüyor. Bu nedenle bazı ülkeleri seçip, o ülkelerin sorunlu olduğunu söylemek pek yerinde olmaz. Çünkü genellikle sorunlara en samimi şekilde karşı çıkan ülkeler, en çok tanınan ülkeler oluyor. İngiltere bunun iyi bir örneğidir. İngiltere sorunu belirlemede çok dürüst davranmıştır ve komitem bu konuda kilit rol üstlenmiştir. Bu bizim daha büyük bir sorunumuz olduğu anlamına gelmiyor. Sorunu daha doğru değerlendirdiğimiz anlamına geliyor.
Antisemitizm dünyanın her yerinde. Çok az Yahudi nüfusa sahip olduğu ya da hiç Yahudi nüfus barındırmadığı halde Yahudileri dünyanın her yerinde taciz etmede ve Yahudi toplumu hakkındaki eski ırkçı söylentileri yeniden yaratmada başı çeken bazı sıra dışı ülke örnekleri görüyoruz. Şu anda Yahudi nüfusu çok az olmasına rağmen buna İran’da rastlıyoruz. Aynı şeyi, hiç Yahudi yaşamayan Japonya’da da görüyoruz Aynı durumu Venezuela gibi çok az Yahudi nüfusa sahip ülkelerde de görüyoruz. Etkilenen bu topluluklar ki genelde daha küçük topluluklardır, antisemitizme tepki olarak daha da içlerine kapanıyor.
Irkçılıkla mücadele ettiğinizde doğrudan etkilenen toplulukların mutlaka bu mücadeleye önderlik etmesi gerekiyor. Ama diğer toplulukların da ırkçılıkla mücadelede öncülük etmesi yerinde olur. Antisemitizme layık olan budur. Bu hepimizin sorunudur. Bu yüzden komitemde Yahudi olmayan büyük bir etkin üye çoğunluğu var. Çünkü böyle olması gerekiyor. Doğru ve uygun olan, nerede karşılaşırsak karşılaşalım antisemitizme karşı koymak ve onunla mücadele etmektir. Ama bunu yapmak kazanılmış kişisel çıkarlarımızda da var. Çünkü nihayetinde, dünyayı komplo ve yabancı düşmanlığı üzerine kurarsak öyle bir dünya hepimizin aleyhine olur. Bu yüzden bununla mücadele etmek bizim görevimizdir. Şayet siyasi liderler olarak mücadele etmezsek işimizi doğru düzgün yapmamış oluruz.